(...)
Müzik genlerinizi kimden aldınız?
Kimseden! Keşke öyle bir avantajım olabilseydi. Ailem o kadar muhafazakârdı ki, müziğe âşık olabilecek, müzikle ilgilenebilecek bir tek ben vardım. Onlarla göre müzisyenlik delilik…
Peki müzisyen olmaya ne zaman karar verdiniz?
Şöyle bir gerçek var: Hiçbir zaman muhteşem bir şarkıcı değildim, olamadım. Ama bitmez tükenmez bir müzik tutkum vardı. Ortaokuldayken, Amerikan rap müziğini dinlediğimde kendi kendime dedim ki, “Oğlum, şarkıcı olabilmem için hala bir şansın var!” Üniversite eğitimi için Amerika’ya gittiğimde, beste yapmaya ve müzik sektöründe çalışmaya başladım.
Sizi kim keşfetti?
Belli bir kişi yok! Beni insanlar keşfetti! Zaten bana destek olan da olmadı. Ne kadar çok müzik şirketi tarafından reddedildiğimi söylesem inanmazsınız. Her kapı yüzüme kapanıyordu. O yüzden de kendi müziğimi kendim yapmaya karar verdim.
Yani besteci olmak için mi yola çıktınız?
Aynen. Besteci olmak istiyordum, şarkıcı değil. Şarkılarımı da Kore’deki bütün müzik şirketlerine satmaya uğraştım. Ama bir kişi bile ilgilenmedi. “Madem kimse benim şarkılarımı söylemek istemiyor, o zaman ben söylerim!” dedim. Müzik kariyerim boyunca, inanılmaz çok zorlukla karşılaştım. Ama kendime ve müziğime inancım hiç bitmedi, geçmedi. Reddedilmek de beni kamçıladı. O gün değilse bile, bir gün başarılı olacağıma inanıyordum. Bir şekilde bunu hissediyordum.
Müzik dünyasına yolculuğunuz tam 12 yıl önce başlıyor. 12 yıl boyunca, hiç bugünün hayalini kurmuş muydunuz?
Günün birinde başarılı olacağıma inancım tamdı. Başarılı bir sanatçı olabilmenin hayalini de kurmuştum. Ama bu kadarı aklıma bile gelmemişti! ‘Gangnam Style’ın dünya çapında bir fenomen olacağını rüyamda görsem inanmazdım!
Boston ve Berklee üniversitelerinde okuma amacınız neydi?
Önce Boston Üniversitesi’ne girdim ama dersler sabah çok erken saatte başladığı için yetişemiyordum. Onun yerine, müzik okumak ve besteci olabilmek için Berklee’ye geçiş yaptım.
Ama Berklee’yi de bıraktınız sonunda. Mecburiyetten mi yoksa sizi kesmediği için mi?
Yaratıcılığın okulda öğretilemeyeceğine inandığım için bıraktım. Kendi müziğimi yapmak için Kore’ye geri döndüm.
Tarzınız her zaman rap’miydi?
Hayır, ülkemde sadece rapçi olarak tanınmıyorum. Farklı tarzda şarkılarım var. Rap de balad da...
Gangnam Style’ı yapmaya ne zaman, nasıl karar verdiniz?
‘Gangnam Style’, benim Kore’deki altıncı albümümden bir single. Şarkıyı 2012 yazında yapmıştım.
Düşünerek ve planlayarak mı yarattınız yoksa tamamen spontane mi gelişti?
O zamanlar, Kore’de ekonomi kötüye gidiyordu ve hava aşırı sıcaktı. Herkes bunalmıştı. İnsanları, endişelerinden uzaklaştıracak ve eğlendirecek bir şarkı yapmak istedim. İstedim ki, videosu da komik olsun. İzlerken mutsuz mutsuz oturmasınlar. Kalksınlar dans etsinler, neşelensinler, yeniden enerji dolsunlar…
O zaman bu şarkıyla iletmek istediğiniz herhangi bir mesaj yoktu yani…
Hayır. Tek amacım insanları eğlendirebilmekti. ‘Gangnam Style’ın herhangi gizli bir anlamı yok. Gündüzleri sakin ama geceleri çıldıran Seul’de bir sokağının adı. Ben de bu hissi veren bir şarkı yapmak istedim.
(...)
Müzik genlerinizi kimden aldınız?
Kimseden! Keşke öyle bir avantajım olabilseydi. Ailem o kadar muhafazakârdı ki, müziğe âşık olabilecek, müzikle ilgilenebilecek bir tek ben vardım. Onlarla göre müzisyenlik delilik…
Peki müzisyen olmaya ne zaman karar verdiniz?
Şöyle bir gerçek var: Hiçbir zaman muhteşem bir şarkıcı değildim, olamadım. Ama bitmez tükenmez bir müzik tutkum vardı. Ortaokuldayken, Amerikan rap müziğini dinlediğimde kendi kendime dedim ki, “Oğlum, şarkıcı olabilmem için hala bir şansın var!” Üniversite eğitimi için Amerika’ya gittiğimde, beste yapmaya ve müzik sektöründe çalışmaya başladım.
Sizi kim keşfetti?
Belli bir kişi yok! Beni insanlar keşfetti! Zaten bana destek olan da olmadı. Ne kadar çok müzik şirketi tarafından reddedildiğimi söylesem inanmazsınız. Her kapı yüzüme kapanıyordu. O yüzden de kendi müziğimi kendim yapmaya karar verdim.
Yani besteci olmak için mi yola çıktınız?
Aynen. Besteci olmak istiyordum, şarkıcı değil. Şarkılarımı da Kore’deki bütün müzik şirketlerine satmaya uğraştım. Ama bir kişi bile ilgilenmedi. “Madem kimse benim şarkılarımı söylemek istemiyor, o zaman ben söylerim!” dedim. Müzik kariyerim boyunca, inanılmaz çok zorlukla karşılaştım. Ama kendime ve müziğime inancım hiç bitmedi, geçmedi. Reddedilmek de beni kamçıladı. O gün değilse bile, bir gün başarılı olacağıma inanıyordum. Bir şekilde bunu hissediyordum.
Müzik dünyasına yolculuğunuz tam 12 yıl önce başlıyor. 12 yıl boyunca, hiç bugünün hayalini kurmuş muydunuz?
Günün birinde başarılı olacağıma inancım tamdı. Başarılı bir sanatçı olabilmenin hayalini de kurmuştum. Ama bu kadarı aklıma bile gelmemişti! ‘Gangnam Style’ın dünya çapında bir fenomen olacağını rüyamda görsem inanmazdım!
Boston ve Berklee üniversitelerinde okuma amacınız neydi?
Önce Boston Üniversitesi’ne girdim ama dersler sabah çok erken saatte başladığı için yetişemiyordum. Onun yerine, müzik okumak ve besteci olabilmek için Berklee’ye geçiş yaptım.
Ama Berklee’yi de bıraktınız sonunda. Mecburiyetten mi yoksa sizi kesmediği için mi?
Yaratıcılığın okulda öğretilemeyeceğine inandığım için bıraktım. Kendi müziğimi yapmak için Kore’ye geri döndüm.
Tarzınız her zaman rap’miydi?
Hayır, ülkemde sadece rapçi olarak tanınmıyorum. Farklı tarzda şarkılarım var. Rap de balad da...
Gangnam Style’ı yapmaya ne zaman, nasıl karar verdiniz?
‘Gangnam Style’, benim Kore’deki altıncı albümümden bir single. Şarkıyı 2012 yazında yapmıştım.
Düşünerek ve planlayarak mı yarattınız yoksa tamamen spontane mi gelişti?
O zamanlar, Kore’de ekonomi kötüye gidiyordu ve hava aşırı sıcaktı. Herkes bunalmıştı. İnsanları, endişelerinden uzaklaştıracak ve eğlendirecek bir şarkı yapmak istedim. İstedim ki, videosu da komik olsun. İzlerken mutsuz mutsuz oturmasınlar. Kalksınlar dans etsinler, neşelensinler, yeniden enerji dolsunlar…
O zaman bu şarkıyla iletmek istediğiniz herhangi bir mesaj yoktu yani…
Hayır. Tek amacım insanları eğlendirebilmekti. ‘Gangnam Style’ın herhangi gizli bir anlamı yok. Gündüzleri sakin ama geceleri çıldıran Seul’de bir sokağının adı. Ben de bu hissi veren bir şarkı yapmak istedim.
(...)